Ana Sayfa

 

ECEZTU LEKE KİTABE’L-FULANİ

İCAZETU’L-MU’AYYEN Lİ’L-MUAYYEN Fİ’L-MU’AYYEN

 

İcaze li'l-mu'ayyen fi mu'ayyen tabiriylede bilinir. Herhangibir yazılı metni elden vermemek kaydıyla muayyen bir Şeyh'in muayyen birine, belirli bir kitab'ı rivayet etmesine izin vermesi manasına icazet'in ilk nev'idir. Bu şekil icazet'in belirli bir özelliği icazet verenin (muciz), kendisine icazet verilen talibin (mucazu'n leh)'e icazet'e konu olan Hadislerin yazılı olduğu kitab veya fihrist denen defterin (mucaz) belli oluşudur. Bu itibarla bu çeşid icazet, münavelesiz icazet çeşitlerinin en üstünüdür. (ulum, 134).

 

Bu neviden icazette Muhaddis, 'Eceztu leke'l-Kitabe'l-fulani' (falanca'nın kitabını rivayet etmen için sana izin verdim); 'Eceztu li fulanin me'ştemelet aleyhi fihristi hazihi' (şu fihristimde bulunan Hadislerin rivayet'i için falancaya icazet verdim) vb. ifadeler kullanılır.

 

Bu şekilde bir icazet'in kabul edilebilir olması için, icazet veren Muhaddis'in, rivayetine izin verdiği kitab veya fihristteki Hadisleri iyi bilmesi, icazet alanında ilimen ehlin olması aranır. Hatta İmam Malik muciz ile mucazu'n-leh'in ilim ve ehliyet sahibi olmalarını şart bile koşmuştur. İbn Abdilberr ise isnadı müşkil olmadan muayyen şeyleri rivayet için yalnız Hadis ilminde mahareti olan kimseye icazet verilebileceği görüşündedir.

 

Muayyen bir kimseye, muayyen şeylerin rivayet'i için verilen icazet eğer yazılı olarak verilmişse verenin sözle te'yid etmesi münasiptir. Şayet yalnız yazı ile yetinirse zahir'e göre icazet'i sahih olur. Şu var ki böyle bir icazet öbüründen yani yazılı olarak verilen, sözle te'yid edilenden daha aşağı mertebededir. (tecrid mukaddimesi, 421,2).